Alerjik Hastalıklarda Tedavi

Alerjik Hastalıklarda Tedavi

Alerjik hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçlar uygun şekilde kullanıldığında son derece etkilidirler. Alerjik hastalıklar kronik olduğu için ilaçların uzun süreli kullanılması gerekebilir. Bu nedenle hastalığın kontrolünü sağlarken ilaçların oluşabilecek yan etkilerinden korunmak için sadece istenilen organa etki edebilecek, maksimum etki sağlayacak en düşük dozun kullanılması hedeflenmektedir. Bu kurallara uyulduğunda yan etki görülme olasılığı neredeyse ortadan kalkmaktadır.

En önemlisi astım kontrolü için geliştirilen kortizon içeren ilaçlarda bu hedeflere ulaşılması gözetilmektedir. Bunu sağlamak amacıyla kortizon içeren ya da rahatlatıcı olarak adlandırılan (salbutamol) bu ilaçlar özel olarak tasarlanmış cihazlar ile kullanılmaktadır. Kullanım için eğitim alınması şarttır yoksa hem etkisi görülmez hem de istenmeyen yan etkiler ortaya çıkabilir.

Diğer hastalıklara yönelik olarak kullanılan ilaçların da çoğu kortizon ya da antihistaminik içermektedir. Bu ilaçların kullanımı nispeten daha kolaydır.

Kontrol Edici İlaçlar

Kortikosteroidler (kortizon) günümüzde astımın tedavisinde kullanılan en etkili ilaçlardır. Bu ilaçlar astıma bağlı semptomların azaltır, hava yollarındaki iltihabi durumu azaltarak aşırı duyarlılaşmayı azaltır, astım atak sıklığını ve şiddetini azaltır ve yaşam kalitelerinde artış sağlar.

Kontrol edici ilaçlarda tedavi etkinliğinin sağlanması için hasta uyumu son derece önemlidir. İlaçlar doktorun tavsiyesine uygun olarak sürekli ve uygun teknikle kullanıldığında etkisi görülür.  Astım kontrolünü sağlayacak en düşük doza ulaşılmaya çalışılır. Düzenli aralıklarla kontrole gelinmesi ile doz azaltılması kontrol düzeyine göre yapılır.

Bu ilaçlar çok düşük dozlarda sadece akciğerlerimizde etki göstermektedirler. Özel tasarlanmış cihazlar içerisinde bulunur ve hastanın yaşına gore kullanma şekli tercih edilir.

Kortizonlu ilaçların kullanılması konusunda oldukça fazla çekinceler bulunmaktadır. Oysa uzun yıllardan beri yapılan bilimsel çalışmalarda hastaların endişe ettiği yan etkiler gözlemlenmemiştir. İnhale kortikosteroidler’in çocuklarda boy uzaması üzerine olumsuz etkileri gösterilememiştir.

İnhaler kortikosteroidler,  ağız içerisinde ve bazen boğaza kadar yayılan pamukçuk, ses kısıklığı ve tahrişe bağlı öksürüğe neden olabilir. Aracı cihaz kullanımı, ağızın su ile çalkalanması ve gargara yapılması ile önlenebilir.

Ancak bu ilaçların sistemik yan etkileri doza bağlı olarak görülebilir. Yüksek doz kullanıldığında ciltte incelmeler, morarmalar, böbrek üstü bezinin baskılanması ve kemiklerde mineral yoğunluğunda azalmaya neden olabilir.  Yan etkiler daha çok gelişi güzel ilaç kullanan hastalarda görülmekte, iyi bir hekim-hasta işbirliği ile önlenebilmektedir.

Astım kronik bir hastalıktır. İnhale steroidler hastalığı kontrol etmede en etkili ilaçlardır. Tedavi konusundaki çekincelerinizi tek başına değil, hekiminizle sağlayacağınız iyi bir iletişim ile aşmaya çalışın.

Kurtarıcı İlaçlar

İnhalasyon yoluyla kullanılan kısa etkili ß2-agonist ilaçlar astımlı hastalarda yaygın olarak kullanılan, rahatlatıcı ilaçların en önemlisidir. Bronş düz kaslarında hızla gevşeme yaparak hava yollarında genişlemeye ve hastanın rahatlamasına neden olurlar.

ß2-agonist ilaçlar kısa ve uzun etkili olarak sınıflandırılmaktadır. Kısa etkili olanlarda etkisi 3-4 saat sürerken, uzun etkili olanlarda bronş genişletici etkisi 12-24 saat devam etmektedir.

Ayrıca koruyucu olarak egzersize bağlı havayoludarlığını engellemek için de kullanılmaktadır. Egzersiz öncesi alınacak kısa etkili ß2-agonistler ile semptomların ortaya çıkması önlenebilir.

Uzun etkili ß2-agonist ilaçlar inhale kortikosteroidler ile beraber kullanıldığında astım kontrolü daha iyi sağlanmaktadır.

Ancak tek başına ß2-agonist kullanılması önerilmemektedir. Hastada semptomatik olarak rahatlama sağlamasına rağmen havayollarındaki iltihabi sürece etkisi olmadığı için sorunların ertelenmesine yani maskelenmesine neden olurlar. Bu durum daha ciddi astım bulgularının ortaya çıkmasına neden olur. O nedenle mutlaka kortikosteroid gibi anti inflamatuvar ilaçlar ile birlikte kullanılmalıdır.

Kısa etkili diğer bir bronş genişletici diğer ilaç ipratropium bromide, kısa etkili ß2-agonist ilaçlarla birlikte acil servislerde astımlı hastalarda kullanılmaktadır. Çoğu zaman kısa etkili ß2-agonistler ile tedavide yetersiz kalındığında, hastanın kalp hızının çok yüksek (taşikardi) olduğu durumlarda kullanılmaktadır.

 

İMMUNOTERAPİ (AŞI TEDAVİSİ)

Alerjik hastalıklar sıklıkla hayatın erken dönemlerinde ortaya çıkmaktadır. Birçok hastada solunum yolu ile alınan alerjenlere (polen, akarlar, evcil hayvan alerjenlerine, latex vb) ya da arı sokması sonucu venom denilen zehirlere karşı bağışıklık sistemimiz IgE yapısındaki antikorlar üreterek anormal yanıt vermektedir. Alerjenler ile her karşılaşmamızdan sonra vücudumuzda hafif ya da yaşamı tehdit edebilecek reaksiyonlar gelişmektedir. Alerjik rinit, astım ve anafilaksi bu reaksiyonlar sonucu gelişmektedir.

Günümüzde kullandığımız ilaçlar ile bu hastalıkların kontrolü çok iyi sağlanmaktadır. Ancak hem tedavi edici niteliği hem de alerjik hastalıkların seyrini değiştirebilme yeteneği olan tek tedavi yöntemidir. Halen alerjik rinit ve alerjik astım gibi solunum yolu hastalıklarında ve venom (arı) alerjisinin tedavisinde etkili ve güvenli olduğu gösterilmiştir.

Alerjen immünoterapisi spesifik alerjen duyarlılığı olan orta ve ağır alerjik rinit hastaları ile hafif orta şiddette astımı olan hastalarla sınırlıdır. Bu hastalarda aşı ile semptomlar ve anti-inflamatuvar ilaç kullanımı azaltılabilmektedir.

İmmunoterapiye, alerjenler reaksiyon oluşturmayacak şekilde çok az miktardan başlanır ve giderek artırılır. Uzun süren bu süreçte bağışıklık sistemimizde tolerans olarak adlandırdığımız bir takım değişiklikler meydana gelir. İlerleyen süreçte alerjenlere karşı reaksiyon daha az verilmeye başlar ve hastalığın semptomları azalır. Bu süreç her hastada aynı şekilde olmaz. Bazı hastalar daha iyi yanıt verirken, aşı tedavisinden fayda görmeyenlerde olabilir. Bunun için hasta seçimi çok iyi yapılmalıdır. Aşı tedavisi özel bir deneyim gerektirdiği için mutlaka alerji ve immünoloji uzmanı tarafından yapılmalıdır.

Aşı tedavisine başlarken ilk başlarda küçük dozlarda ve sık aralıklarla yapılır. Doz giderek artırılarak hastanın reaksiyon vermeyeceği en üst düzeye ulaşılır. Bu süreçten sonra idame tedavisine geçilir. İdame döneminde daha seyrek aralıklarla aşı yapılarak önceden planlanan takvim tamamlanır. Bu tedavi protokolü sabit değildir. Her hastaya ve alerjiye göre değişim gösterir. Bunun kararını alerji ve immünoloji uzmanınız verecektir.

 

İmmünoterapi (aşı tedavisi) için yaş sınırı var mıdır?

Alerji aşıları 5 yaş ve üstü çocuklarda başlanabilir ve iyi tolere edilebilir. Bazı yeni alerjenlere karşı duyarlılaşmayı ve astım gelişimini önleme potansiyelinin olması da diğer bir önemli etkisi olarak kabul edilmektedir.

Hamilelikte immünoterapi (aşı tedavisi) yapılır mı?

Hamilelik döneminde yeni aşı tedavisine başlanılması önerilmemektedir. Ancak daha önce başlanmış ise tedaviye devam edilebilir. Bu konuda yine de alerji ve immünoloji uzmanı ile birlikte karar verilmesi gerekmektedir.

İmmünoterapinin (aşı tedavisi) etkisi ne zaman başlar?

Hastaya göre değişebilir. Bir kısmı daha başlangıç döneminde fayda gördüklerini söyleyebilir. Ancak idame dozuna çıkıldıktan bir yıl sonraya kadar da uzayabilir. Eğer bu sürede fayda görülmüyorsa tedaviye devam etme konusunda doktorunuzla karar verebilirsiniz.

Bu süreç içerisinde çevresel kontrolü sağlamaya devam edeceğinizi unutmamalısınız. İmmünoterapi süresi hastanın verdiği yanıta göre 3-5 yıl arasında sürebilir.

İmmünoterapiyi (Aşı tedavisini) her hekim yapabilir mi? Riskleri var mıdır?

Aşı tedavisini ancak alerji ve immünoloji uzmanları yapabilir. Maalesef hasta seçimi konusunda ve olumsuz şartlarda yapılan aşı tedavileri ile karşılaşılmaktadır. Bu durum hem hastaya hem de ülke ekonomisine zarar vermektedir. Hastalarımızın bu konuda çok dikkatli olması gerekiyor.

İmmünoterapi uygulamaları sırasında lokal ve sistemik (anafilaktik) reaksiyonlar görülebilmektedir. Sistemik reaksiyonlar nadirde olsa ciddi hayatı tehdit edecek boyutta olabilir. Bu nedenle İmmünoterapi yapılacak sağlık kuruluşlarının belirli standart donanımlara sahip olması zorunludur. Enjeksiyon immünoterapisinin bu alanda deneyimli alerji ve klinik immünoloji uzmanının gözetiminde, olası sistemik (anafilaktik) reaksiyonlar için gerekli donanımın (eğitimli sağlık personeli, ilaç ve ekipmanlar) bulunduğu şartlarda uygulanması gereklidir.

Ülkemizde genel olarak Avrupa ülkelerindeki uygulamalar gibi üretici firmalar tarafından standart dozlarda hazırlanan alerjen ekstreleri kullanılmaktadır. Alerjen immünoterapisi uygulamasında ortaya çıkabilecek hata ve sorunların önlenmesi amacıyla standart belirli prosedürlerin mevcut olması, hekim ve yardımcı sağlık personelinin önceden eğitilmiş ve hazırlıklı olması da bir diğer gerekliliktir.

Aşı yapıldıktan sonra hastalar 30 dakika kadar gözlem altında tutulmalıdır. Reaksiyon gelişmediği zaman önerilerde bulunarak evine gönderilmelidir.

Daha sık olarak enjeksiyon bölgesinde kızarıklık ve şişlik gelişebilir. Bunlar hemen ya da saatler sonrasında ortaya çıkabilir. Lokal pansuman ve medikal tedavi ile düzelir.